SESSİZ SİNEMA SEKTÖRÜ
Geçtiğimiz hafta vizyona tam dört korku filmi girdi. 'Büyü' filminin galasında çıkan yangın neyse ki strafor ve tüller dışında kayıpsız atlatıldı. Yanıcı malzemelerin dibine yerleştirilen mumlardan oluşan dekor önümüzdeki yılın en ateşli Oscar'ına şimdiden aday ama beterin de beteri var. Doğalgaz ve çakmaklardan oluşan bir dekor yapmayı da akıl edebilirlerdi, Allah korumuş... Yine aynı film, dumandan kaçan davetli figürüyle en iyi korku makyajı dalında da ödül alırsa sürpriz olmamalı.
Avrupa Birliği'nden müzakere tarihi alınması sürecinde yaşanan sahneler haftanın ikinci korku filmiydi. Finale kadar nefesimizi tutarak seyrettik ama neyse ki sonu mutlu bitti. Yine aynı şekilde 'Gelinim Olur musun?' yarışmasının son bölümü de gerilimin doruklarında gezindikten sonra Semraanım ve oğlu Ata'yı kaybedişimizle sonuçlandı. Metin olmalıyız, Türkiye Semraanım gibi nice kaynanalar çıkartabilecek potansiyele sahip bir ülke. Aslında bu yazıda mevzu etmek istediğim film 'Garez'. Ama bu filmin beni ilgilendiren ve çarpıcı gelen tarafı konusu, yönetmeni, oyuncuları ya da sinemasal tatları değil, adı.
'The Grudge' kelimesinin karşılığı Redhouse sözlüğünde kin, haset, diş bilemek gibi tanımlamalarla açıklanıyor. Yanlış anlaşılmasın, 'Garez' olarak çevrilmesine itirazımız yok, hatta daha bile hoş olmuş. Herkes gibi, ortam oluştuğunda zaman zaman sessiz film oynayan birisi olarak bu ismi çok beğendim. Bir daha ne zaman oynarım bilinmez ama aklıma not ettim bile. Rakip takıma sorulacak en kıymetli filmlerden birisi olacak bu. 'Garez'. Sıkıysa anlatsınlar bakalım...
Tabii hemen depreştim ve aynı mantıkla başka film isimleri de düşündüm. Düşündüğüm bu filmleri bir de çekebilirsem adım sessiz film oyunu tarihine altın harflerle yazılacaktır. Anlatılması mümkün olmayan filmlerin yönetmeni olarak anılmak bana gurur verecek. Örneğin 'Reva' adında bir film çekmek isterim. Filmin konusu önemli değil. Bir kişinin veya bir zümrenin başkalarına reva gördükleri hakkında bir öykü kurulabilir. Önemli olan 'reva'nın sessiz film oyununda anlatılıp anlatılamamasıdır. Başka bir projem ise 'Pund' adlı film çekmek. Sürekli bir punduna getirip işlerini halleden adamın gün gelip de pund bulamamasını konu alan filmin en büyük özelliği, sessiz filmlerde 'sıkıysa anlat' kategorisine girecek olmasıdır. Yine 'Perva'da böyle bir film olacak. Pervasızca sağa sola saldıran kahramanımız, iyi kalpli bir kadın tarafından pervalı hale getirilir ve son derce dengeli birisi olur... Yine aynı filmin ikinci versiyonunu
'Fütur' adıyla çekmeyi düşünüyorun. Bu kez filmin baş karakteri fütursuz bir adamdır ve bir gün yolda bir fütur bulur...
Sinema endüstrisinde ölümsüz bir yer edinmek için sağlam hikâyeli ve sanat değeri olan filmler çekmek yerine sessiz film oyununda anlatılmayacak filmler çekmek istemem saçma bulunabilir ama bu beni ırgalamaz. Hedef hedeftir Irga mı dedim? Güzel! Hayatta hiçbir şeyin kendisini ırgalamadığı bir adamın giderek ırgalanması. 'Irga'... Hadi anlatın da göreyim...